24 Haziran 2011 Cuma

sonunda bitti...

haytımın en tuhaf 2 senesi sonunda bitti.herşey en başta mükemmeldi.ya sonra...mutluluğun yerini yanlızlık, aşkın yerini alışkanlık aldı.ya ben çocuktum herşey bana güzel geliyordu, ya da gerçekten mutluydum.ben ilk seçeneği seçiyorum. ben çocuktum sonradan büyüdüm sorumluluklar artı.boş işlerle uğraşmaktan yoruldum.şimdi ise sorumlulukları dağ gibi olmuş yanlız bi kadınım.peki geride ne kaldı?yorgun, bitkin,hayattan zevk almayan tam bir bankacı tipinde bir kadın.ya herşey değişmeli ya da hayat böyle gitmeli...seçimim yok bırakalım herşey dağınık kalsın.rüzgar savursun beni.belki o zaman mutlu olurum.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

ÇoK YoRGuNuM..

Aşk.. Bir insanın başına gelen en kötü şey.Yorucu,kırıcı,yıpratıcı...İlk günler ne de tatlı geliyor demi?Hepimiz bu duyguyu tattık.En güsel günleri hepimiz yaşadık.Ya sonrası?O kısmını bileniniz var mı?İşte ben sonrasını yaşıyorum.Aşkın gerçek yüzünü görüyorum.Gerçekten acı ve can yakıcı.Çılgınca severken insan acıyada katlanıyor.Seviyorsun, seviliyorsun.Ama artık hiç bişe paylaşamıyorsun.Zamanla farklı yönleriniz baş gösterior.İlk günler göremedğiniz huysuzluklar siyah bir perdenin altından çıkıyor.İşte aşkın sonraki yüzleri bunlar.Artık hayat monotonlaşıyor.Seviyorsunuz ama canınız acıyor.Tuhaf.Kurtulmak dahi istemiyorsunuz bu acıdan.Varsın acısıyla yanımda dursun diyorsunuz.Ama nereye kadar gidicek böle?Sen tüm herşeye rağman yanımda durun dedikçe ya aşk giderse senden?O zamanda üzülürsün işte.Buda aşkın diğer yüzü.Sen tüm zorluklarla başa çıkarken aşk kolayı seçer ve çeker gider.Kendinize öyle bir aşk bulun ki sizi ömür boyu taşıyabilcek kadar güçlü, dayanıklı olsun.Sakın bulduğunuzu sanmayın!Eğer böle bir hataya düşerseniz keşke demek zorunda kalırsınız.'Keşke hiç aşık olmasaydım.'Sizler iyiki diyen taraf olun.Her ay sizin için cicim ayı olsun :) sevgilerle..

7 Temmuz 2010 Çarşamba

şiirler..

Bugünlerde kendime yeni bir takıntı buldum.Sanırım son okuduğum kitaptan kaynaklanıyor.'Yüreğim seni çok sevdi' adlı kitabı okurken ilk başta sıradan bi aşk kitabı dedim.Ki gerçekten öleydi.Ama beni etkileyn kısmı aşk değil şiiirler oldu.Nazım hikmet'ten bahsediyordu.Onun sürgün hayatından.Bursa'da kaldığı cezaevinden ve orada yazdığı şiiirlerden.Aslında şiir okumaktan nefret ederim.Ama nazım hikmetin o güzelim aşk şiirlerini okuyunca dedim şiir böle bişeyse nefret etmeye gerek yok.Adam yazmış abi.Hasreti koymuş, sevdasını koymuş, almış beni koymuş dizelerine. Şöyle diyor Nazım amca ;

Gözlerine bakarken
güneşli bir toprak kokusu vuruyor başıma,
bir buğday tarlasında, ekinlerin içinde kayboluyorum..
yeşil pırıltılarla uçsuz bucaksız bir uçurum,
durup dinlenmeden ebedi bir madde gibi gözlerin:
sırrını her gün bir parça weren fakat hiç bir zman büsbütün teslim olmayacak..

Nazım Hikmet Ran

Gözlerin diyor nazım amca.Dibi gözükmeyen bir kuyu gibi karanlık.Kimi zaman her şeyi görebilirken kimi zaman 1 metre ilerini göremem diyor.Öyla güzel diyor ki insanı aşka sewdaya getiriyor.
Artık bir mewlana iki Nazım hikmet...Okuyun gerçekten okuyun..Göreceksiniz tüm dertler sıkıntılar gidicek gerçeği göreceksiniz.Güzellikleri farkedin.Gözünüzü dört açın ve kısa hayata sıkı sıkı sarılım hiç bitmeyecekmiş gibi.eğer sewginizi dile getiremiyorsanız bırakın Nazım amca anlatsın sevdiğinize sevginizi..

25 Haziran 2010 Cuma

5 yıl öncesi

yaw kardeşim bi insanın çoçukluğu bu kadar saçma salak geçer mi? ewet geçer.Bu kişi bensem evet.Az önce 5 buçuk yıl önce yazdığım bi anketi veya günlüğü okudum.Ne psikolojik manyakmışım ben ya.Lgs die bişey warmış o dönem her sayfada ondan bahsetmişim.Hayır o zmanlar ne olmuşta ben böle bi deftere yazı yazmışım sanki hiç arkadaşım yokmuş gibi tüm derdimi tasamı anlatmışım.Artık defterle öyle bir içli dışlı olmuşum ki nerdeyse flört etmeye başlıcakmışız.İlk olarak yakınlaşmamız benim sıkıntılarımı ona aktarmamla başlamış.Sonra ben ona açılmış çok iyi bir dost olduğunu söylemişim.Bu arada defterin adıda SU yanlış olmasan.Bide bi seksüel takılıorum :P Aradan zaman geçmiş biz bir samimileşmişiz ki sormayın.Ben her anımı yazmışım.Defterden bir cümle:Düşünüyorumda düşüncelrin en güzeli senin beni düşünüp düşşünmediğini düşünürken düşündüğünü düşümek olsa gerenk die düşünüorum.şimdi sen bu cümleyi düşünedur tatlım ben bi dansedip gelicem (sanki mühim bir iş toplantısına gidiorum Allahım yha ) We artık samimiyet artmış halendaa yabtığım gibi bayık espriler yabmaya başlamışım.Örn:dün bir taksi çewirdim hala dönüor(kanka benden sana gelsin ) xD Nese artık senenin sonu gelmiş defterle aramıza yabancılar girmiş.Ben aldatmaya başlamışım.Sonrada yüzsüz yüzsüz aldattığğım kişilerle olanları ona annatmışım.Nası bi aşağılıksam :P we sonunda defterin gönlünü almak için güzel ve annamlı sözlerle bitirmişim defteri.O ilşki orda kalmamış yıllar sonra tekrar deftere geri dönmüştüm.Ama bu sefer onunla konuşmak için deil, Onunla paylaştıklarımı yalanlamak için.İlk yazdığım zamanda bir yerde demişim ki : Allah'ım inş. lgs,yi kazanırım demişim.Yıllar sora ise aynı yerin üstüne farklı bir kalemle şunu yazmışım : Kazandında ne bok oldu g*tünü sıkıp duruosun deliricen.büyük ihtimal bir yıl sora yazılmıştı bu yazı.İşte defterlere, kağıda, kaleme olan zafım burdan geliyor demekki.Özlüyormuyum :ewet.Ama kalemi kağıdı.O yazdıklarımı ve defteri asla özlemiorum.Sadece bir vicdan rahatlığı gibi yaşlı birini ziyaret ediyormuşçasına arada açıp bir iki sayfasına göz gezdirip ziyareti kısa tutup yerine koyuyorum.Sanırım artık gerçek kağıt ve kalemle buluşmanın zamanı...

23 Haziran 2010 Çarşamba

eskidendi çok eskiden 2

Çoçukluğumun büyük bir kısmını köyde geçirdim.Malum yaz tatili.Her yaz tatili okula dönüşte hoca sorardı tatile nereye gittiniz die benim cevap şu 'Tatil köyüne gittim öretmenim' boq tatil köyü! Bildiğin tarlada bokun içindeydik bütün yaz.Arap bebeleri gibi yandık.Nese burada benim asıl merak ettiğim benim gibi çoçukluk geçiren warmı acaba?? şimdi ben anlatıjam sizler 'bende böyleydim' vea 'deildim' dijeksiniz.Gerçekten merak ediorum.

Günlerden bşirgün tarladayız.Çok manyak bir kertenkele gördüm.Bayaa çabaladım ve yakaladım onu.Aslında ilk amacım onu sevmekti ama sonra içimden vahşi bir canavar çıktı ve sonrasında tüm fantezilerimi denemeye başladım hayvanın üzerinde.Önce kuyruğunu kopardım.Hala canlıydı.Israrla ölsün istedim ve onu taşla ezerek paramparça yaptım.Geriye kalan kısmını şöyle bir inceledim.Baktım ve gördümki bu hayvanın dışkıladığı yeri yok.Aradımmm...aradıımm... ve sonunda buldum.Buldum ve anında ince bir sopayı içine soktum taaki ağzından çıkasaya kadar.Sopayla o kadar tatlı duruyordu ki :)


bu olayı hatırladım da daha geçenlerde yaptığım şey aklıma geldi.Kampüsün bahçesinde salyangoz buldum.İlk önce onu sevdim.Fotoğraflarını çektim.Onla yetinmeyip videoya aldım.Ama onunda sonu hüsranla bitti.Neden öle bişe yabtım anlamıorum hala.Elimde sigara vardı ve salyangozun yumuşak derisi o kadar çekici geliodu qi dayanamayıp sigarayı bastım :( Öyle bir sıvı çıkardıki yeşilimsi, sarımsı, sümüğümsü bir sıvı.Sora dahada acımasızlaştım çakmak tuttum.Baktım acı çekiyor küfür ettim ve üstüne bastım.Çok pişmanım.Umarım beni affeder.Seni özlüorum salyangozuumm :(((


BURDAN ANLIYORUM Kİ HİÇ DEİŞMİJEM.BUNDAN 10 YIL ÖNCEDE BÖYLEYDİM :)

İNSAN YEDİSİNDE NEYSE YETMİŞİNDEDE O YHANİ BEN NAPİİM :)

TAKTİR-İ İLAHİ
KENDİSİNDEN KALAN
SON HATIRA :'(

eskidendi çooookkk eskiden :)

Bugünlerde aklıma sık sık çoçukluğum geliyor.Mutlu, mesut, bahtıhıyar, hafiften saf bir çoçukluk(yalan tamamen saf bi çoçukluk) Öyleki hep çoçuk ben olurdum evcilik oynarken.Oysaki tek hayalim anne olmaktı:) çoçuk olmak güseldi fakat hep asi genç kız rolleri werilirdi bana.Hep önüme gelene küsmem gerektiği sölenirdi.Bende safım her denileni yapardım.Köyde çeşmeden su getirilirdi bana hep en büyük bidon düşerdi.Herkes akıllı tek saf benim anam!İşin garip tarafı büyük bidonu almak hoşuma giderdi.Nedenide teyzemler bana aferin dio die :P Birgün yine böyle bir evcilik oynama gününde kuzenlerle oynuoruz.Artık benim sabrım dolmuş taşmış.En sonunda hepsine küstüm bunların.'Beni oynatmıolar, beni dışlıolar 'die Sonrada bunlar görmeden hepsinin ne kadar ayakkabısı ve terliği varsa topladım çuvala koydum evin karşısındaki dağa çıktım tüm ayakkabıları, terlikleri ayrı ayrı yerlere attım. piçliğim bunla sınırlı kalmadı.En gıcık olduğum kuzenim ayakkabısını gittim baraja attım :) Sonra eve gittim pişmiş pişmiş hadi gezmeye gidelşim dedim.Bunlarda atladı çıktık evden.Baqıolar baqıolar ayakkabılar yok.Sonra bi oturdum ama altıma işicem gülmekten.Hepsi ağlamaya başladı.Teyzemler geldi arkasından.E beş çoçuk birden ağlayınca herkes duydu :) ben bi tabana kuvvet akşama kadar eve gelmedim.Yazık evdeki,lerde beni merak etmiş.Eve varınca hiç biri bana kızmadı.Evden kaçtım sanmışlar, korkmuşlar.Asıl amaçlarıda ayakkabıların yerini öğrenmekmiş.Beni balla sütle beslediler ağzımdan aldılar lafı.Ertesi gün tüm dağı dolaşıp ayakkabıları topladık.Sevmediğim kuzenimdende burdan özür diliyorum hala daha ayakkabılarının barajın derinliklerinde olduğunu bilmiyor :) Aslınsa bana teşekkür etmeli benim sayemde yeni ayakkabı almışlardı o zaman :) İşte çoçukluğumdan kısa bir anı :)

İSTİKBAL MARŞI

Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak!
Dönmeyip Amerika'd...a, arlanmaksızın yaşayacak!.
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak!

Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal!
Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al!
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal!

Ben ezelden beri aç yaşadım,aç yaşarım!
Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım!
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım!
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım!

Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar,
Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var!
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar?
'Avrupa Birliği' denen tekdişi kalmış canavar!

Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın!
İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın!
Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Yaktığın yerleri 'orman' diyerek geçme, tanı!
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı!
Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı,
Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı!

Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda!
Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda!
Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda!
On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda!

Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli?
Yediginiz herzelere başka ne demeli!
Oyuverin altını iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli!

O zaman durur belki gözümden akan yaşım
,O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım,
O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım!
HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM

,Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular!
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular,
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar!
Hakkıdır 'garip yaşamış vatandaş'ın da gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal!

Cem Yılmaz