25 Haziran 2010 Cuma

5 yıl öncesi

yaw kardeşim bi insanın çoçukluğu bu kadar saçma salak geçer mi? ewet geçer.Bu kişi bensem evet.Az önce 5 buçuk yıl önce yazdığım bi anketi veya günlüğü okudum.Ne psikolojik manyakmışım ben ya.Lgs die bişey warmış o dönem her sayfada ondan bahsetmişim.Hayır o zmanlar ne olmuşta ben böle bi deftere yazı yazmışım sanki hiç arkadaşım yokmuş gibi tüm derdimi tasamı anlatmışım.Artık defterle öyle bir içli dışlı olmuşum ki nerdeyse flört etmeye başlıcakmışız.İlk olarak yakınlaşmamız benim sıkıntılarımı ona aktarmamla başlamış.Sonra ben ona açılmış çok iyi bir dost olduğunu söylemişim.Bu arada defterin adıda SU yanlış olmasan.Bide bi seksüel takılıorum :P Aradan zaman geçmiş biz bir samimileşmişiz ki sormayın.Ben her anımı yazmışım.Defterden bir cümle:Düşünüyorumda düşüncelrin en güzeli senin beni düşünüp düşşünmediğini düşünürken düşündüğünü düşümek olsa gerenk die düşünüorum.şimdi sen bu cümleyi düşünedur tatlım ben bi dansedip gelicem (sanki mühim bir iş toplantısına gidiorum Allahım yha ) We artık samimiyet artmış halendaa yabtığım gibi bayık espriler yabmaya başlamışım.Örn:dün bir taksi çewirdim hala dönüor(kanka benden sana gelsin ) xD Nese artık senenin sonu gelmiş defterle aramıza yabancılar girmiş.Ben aldatmaya başlamışım.Sonrada yüzsüz yüzsüz aldattığğım kişilerle olanları ona annatmışım.Nası bi aşağılıksam :P we sonunda defterin gönlünü almak için güzel ve annamlı sözlerle bitirmişim defteri.O ilşki orda kalmamış yıllar sonra tekrar deftere geri dönmüştüm.Ama bu sefer onunla konuşmak için deil, Onunla paylaştıklarımı yalanlamak için.İlk yazdığım zamanda bir yerde demişim ki : Allah'ım inş. lgs,yi kazanırım demişim.Yıllar sora ise aynı yerin üstüne farklı bir kalemle şunu yazmışım : Kazandında ne bok oldu g*tünü sıkıp duruosun deliricen.büyük ihtimal bir yıl sora yazılmıştı bu yazı.İşte defterlere, kağıda, kaleme olan zafım burdan geliyor demekki.Özlüyormuyum :ewet.Ama kalemi kağıdı.O yazdıklarımı ve defteri asla özlemiorum.Sadece bir vicdan rahatlığı gibi yaşlı birini ziyaret ediyormuşçasına arada açıp bir iki sayfasına göz gezdirip ziyareti kısa tutup yerine koyuyorum.Sanırım artık gerçek kağıt ve kalemle buluşmanın zamanı...

23 Haziran 2010 Çarşamba

eskidendi çok eskiden 2

Çoçukluğumun büyük bir kısmını köyde geçirdim.Malum yaz tatili.Her yaz tatili okula dönüşte hoca sorardı tatile nereye gittiniz die benim cevap şu 'Tatil köyüne gittim öretmenim' boq tatil köyü! Bildiğin tarlada bokun içindeydik bütün yaz.Arap bebeleri gibi yandık.Nese burada benim asıl merak ettiğim benim gibi çoçukluk geçiren warmı acaba?? şimdi ben anlatıjam sizler 'bende böyleydim' vea 'deildim' dijeksiniz.Gerçekten merak ediorum.

Günlerden bşirgün tarladayız.Çok manyak bir kertenkele gördüm.Bayaa çabaladım ve yakaladım onu.Aslında ilk amacım onu sevmekti ama sonra içimden vahşi bir canavar çıktı ve sonrasında tüm fantezilerimi denemeye başladım hayvanın üzerinde.Önce kuyruğunu kopardım.Hala canlıydı.Israrla ölsün istedim ve onu taşla ezerek paramparça yaptım.Geriye kalan kısmını şöyle bir inceledim.Baktım ve gördümki bu hayvanın dışkıladığı yeri yok.Aradımmm...aradıımm... ve sonunda buldum.Buldum ve anında ince bir sopayı içine soktum taaki ağzından çıkasaya kadar.Sopayla o kadar tatlı duruyordu ki :)


bu olayı hatırladım da daha geçenlerde yaptığım şey aklıma geldi.Kampüsün bahçesinde salyangoz buldum.İlk önce onu sevdim.Fotoğraflarını çektim.Onla yetinmeyip videoya aldım.Ama onunda sonu hüsranla bitti.Neden öle bişe yabtım anlamıorum hala.Elimde sigara vardı ve salyangozun yumuşak derisi o kadar çekici geliodu qi dayanamayıp sigarayı bastım :( Öyle bir sıvı çıkardıki yeşilimsi, sarımsı, sümüğümsü bir sıvı.Sora dahada acımasızlaştım çakmak tuttum.Baktım acı çekiyor küfür ettim ve üstüne bastım.Çok pişmanım.Umarım beni affeder.Seni özlüorum salyangozuumm :(((


BURDAN ANLIYORUM Kİ HİÇ DEİŞMİJEM.BUNDAN 10 YIL ÖNCEDE BÖYLEYDİM :)

İNSAN YEDİSİNDE NEYSE YETMİŞİNDEDE O YHANİ BEN NAPİİM :)

TAKTİR-İ İLAHİ
KENDİSİNDEN KALAN
SON HATIRA :'(

eskidendi çooookkk eskiden :)

Bugünlerde aklıma sık sık çoçukluğum geliyor.Mutlu, mesut, bahtıhıyar, hafiften saf bir çoçukluk(yalan tamamen saf bi çoçukluk) Öyleki hep çoçuk ben olurdum evcilik oynarken.Oysaki tek hayalim anne olmaktı:) çoçuk olmak güseldi fakat hep asi genç kız rolleri werilirdi bana.Hep önüme gelene küsmem gerektiği sölenirdi.Bende safım her denileni yapardım.Köyde çeşmeden su getirilirdi bana hep en büyük bidon düşerdi.Herkes akıllı tek saf benim anam!İşin garip tarafı büyük bidonu almak hoşuma giderdi.Nedenide teyzemler bana aferin dio die :P Birgün yine böyle bir evcilik oynama gününde kuzenlerle oynuoruz.Artık benim sabrım dolmuş taşmış.En sonunda hepsine küstüm bunların.'Beni oynatmıolar, beni dışlıolar 'die Sonrada bunlar görmeden hepsinin ne kadar ayakkabısı ve terliği varsa topladım çuvala koydum evin karşısındaki dağa çıktım tüm ayakkabıları, terlikleri ayrı ayrı yerlere attım. piçliğim bunla sınırlı kalmadı.En gıcık olduğum kuzenim ayakkabısını gittim baraja attım :) Sonra eve gittim pişmiş pişmiş hadi gezmeye gidelşim dedim.Bunlarda atladı çıktık evden.Baqıolar baqıolar ayakkabılar yok.Sonra bi oturdum ama altıma işicem gülmekten.Hepsi ağlamaya başladı.Teyzemler geldi arkasından.E beş çoçuk birden ağlayınca herkes duydu :) ben bi tabana kuvvet akşama kadar eve gelmedim.Yazık evdeki,lerde beni merak etmiş.Eve varınca hiç biri bana kızmadı.Evden kaçtım sanmışlar, korkmuşlar.Asıl amaçlarıda ayakkabıların yerini öğrenmekmiş.Beni balla sütle beslediler ağzımdan aldılar lafı.Ertesi gün tüm dağı dolaşıp ayakkabıları topladık.Sevmediğim kuzenimdende burdan özür diliyorum hala daha ayakkabılarının barajın derinliklerinde olduğunu bilmiyor :) Aslınsa bana teşekkür etmeli benim sayemde yeni ayakkabı almışlardı o zaman :) İşte çoçukluğumdan kısa bir anı :)

İSTİKBAL MARŞI

Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak!
Dönmeyip Amerika'd...a, arlanmaksızın yaşayacak!.
O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak,
Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak!

Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal!
Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al!
Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal,
Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal!

Ben ezelden beri aç yaşadım,aç yaşarım!
Hangi hükümet beni kurtaracakmış,şaşarım!
Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım!
Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım!

Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar,
Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var!
Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar?
'Avrupa Birliği' denen tekdişi kalmış canavar!

Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın!
İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın!
Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın,
Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın!

Yaktığın yerleri 'orman' diyerek geçme, tanı!
Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı!
Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı,
Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı!

Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda!
Semizlettin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda!
Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda!
On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda!

Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli?
Yediginiz herzelere başka ne demeli!
Oyuverin altını iyice sallansın temeli,
Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli!

O zaman durur belki gözümden akan yaşım
,O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım,
O zaman boşa gitmez yıllarsüren uğraşım!
HESABINI VERİP TE GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM

,Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular!
Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular,
Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar!
Hakkıdır 'garip yaşamış vatandaş'ın da gülmek,
Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal!

Cem Yılmaz

22 Haziran 2010 Salı

ERKEKLER ÇİÇEKTİR

Bakmayın, yufkadır erkeklerin yürekleri.
Hassas,kırılgan, pamuk kıvamındadır.
İçlerinde hem sevmeye hem de duygulanmaya yetecek kadar yer vardır.Ama göstermeye fırsat bulamazlar pek.Çünkü geleneklerden oluşan gaz ve toz bulutu doğdukları an onları çevreleyip emdikleri sütü burunlarından fitil fitil getirmiştir.Kafaları lüzumsuz dayatmalar, töreler ve erkeklik değerleriyle öyle doludur ki, yüreklrine bakıp oradaki çiçekleri görmeye fırsat bulamazlar.Ama çiçektir bütün erkekler.Nazlı, ketum ve gururlu çiçekler. *Bir kadın onları anlayıp su ve ışık verdiğinde hemen açıp birer botanik harikasına dönüşüverirler.* Kimi kasımpatı gibidir: sert görünüşlü ama bir o kadar sevgi dolu.Kimi akşam sefası gibi: Sadece yaz akşamlarında açar, ince bilekli, güzel ayaklı kadınların parmaklarını öpmek için eğilirler.Çapkın diye çıkmıştır adları; fakat gündüzden korkar onlar gece tüm kusurları örtmüştür.

Erkekler çiçektir.Solamaya hazır taçyaprakları, kolayca bükülen boyunları vardır.İyi bakılırlarsa çok iyi sevgili, baba , ağabey, kardeş olur.Bunu sağlamakta biz kadınların elinde...


Tuna Kiremitçi
A.Ş.K neyin kısatması?
kendimce çeviri :)

aşk ne güzel şey :)

İlk değilsen bile son kalacaksın.Aldığım her nefes gibi içime dolacaksın.Belki benimle belkide bensiz kalıp ağlayacaksın.Ama gün gelecek sonsuza kadar yanımda kalacaksın.Yana yana canım sana geliyorum, herşeyimle bak senin oluyorum.Aşığım adım gibi biliyorum.Sonunu bile bile sana deli oldum ahh..İçime sine sine kollarına geldim bak.Kıskanan olur sen onları bırak ele inat...

SENİ SEVİYORUM BENİM BİRİCİK SEVGİLİM :) (G&E)

21 Haziran 2010 Pazartesi

BAŞARILI OLAMAK ÖĞRENİLEBİLİNİR!

NLP TEKNİKLERİ.... NLP TEKNİKLERİ ....NLP TEKNİKLERİ ...
Nöro Lengüistik Programlama (NLP)

Nöro-Lengüistik Programlama, zihin-dil arasindaki sürekli etkileşimin davranışlarımıza nasıl yansıdığını tarif eder ve insan yaşamında en etkili üç unsura odaklanmıştır:

Nöro : Nörolojik sistem, vücudumuzun fiziksel fonksiyonlarını nasıl yerine getirdiği ve beş duyu organımızdan gelen bilgileri işleme tarzı ile ilgilidir.
Lengüistik : Kullandığımız dil çevremizle ve kendimizle nasıl iletişim kurduğumuzu ve buna bağlı olarak yarattığımız etkiyi belirler.
Programlama : Bilgisayar bilimlerindeki programlama kavramından alınmıştır ve hepimizin (farkederek ya da etmeyerek) sürekli kullandığımız zihni süreçlere karşılık gelir.

NLP tekniklerine göre her insan kendi kişiliğini kendi davranışlarını kendi beyin gücüne göre tespit eder.İnsan beyninin tamamının kullanılabbileceğini savunan bir tekniktir.Bu teknikle ben etrafımdaki insanları tanımayı öğrendim ve bu insanlarla nasıl ilişki kurabileceğimi anlamış oldum.Bu teknikte üç ayrı temsilciden bahsediyor.İlk olarak:

Görsel temsilci:Bu tür kişiler genellikle görerek algılarlar.Hayal güçleri sınırsızdır.Örneğin; onlara bir araba satıcak olursanız, satıcağınız arabanın şıklığına, boyasına, kaportasına ve genel görüntüsüne özen göstermelisiniz.Böylelikle görsel insan o arabayı almaya ikna olacaktır.Bu tür kişiler sizinle konuşurken sağ yukarı bakıyorsa herhangi bir hayalini düşünüyor veya birşeyler tasarlıyordur.Sol yukarı bakıyor ise geçmişteki anlarını hatırlıyordur.Bu kişinin görsel olduğunu yukarı olan bakışlarından anlayabiliriz.Görsel kişilerin konuşmalarıda diğer temsilcilere göre çok hızlıdır.Zihinlerinden geçen görünytüyü direkt nakletmek istediklerinden dolayı konuşmaları görüntüler kadar hızlı bir şekilde geçer.

İşiştsel temsilci:Bu temsili kişilerde duyma algıları çok yüksektir.Bu kişilerle konuşurken kullanılan kelimelere ve telaffuzlarına dikkat edilmelidir.Eğer işiştsel bir kişiye araba satıcaksanız o arabanın görüntüsünden değil motorundan , ne kadar yakıcağından ve ayrıntılı özelliklerinden ayrıntılı bir şekilde bahsedin.Eminim o arabayı alıcaktır.Bir kişinin işitsel olduğunuda bakışlarından anlarız.Eğer sağ kulak hizasına bakıyorsa bir şeyler tasarlıyordur.Sol kulak hizasına bakıyorsada birşeyler hatırlıyordur.Bu kişiler görsellere göre daha yavaş ve itinalı bir biçimde konuşurlar.

Duyusal-hissel temsilci:Bu kişiler genelde dokunarak anlaşırlar.Konuşmak yerine dokunarak veya hissel olarak anlaşmayı tercih ederler.Duyusal tipler işitsel ve görsellere göre adeta sessiz ve hiç konuşmayan tiplerdir.Bu kişiye bir araba satıcaksanız eğer arabaya binmesine, deneme sürüşü yapmasına ve arabanın koltuğunun rahatlığına önem vermelisiniz.Bu kişilerin duyusal temsilci olduğunuda yine bakışlarından anlarız.Duyusal insan konuşurken eğer sağ aşağı bakıyorsa dokunsal-hissel duyarlılık yaşıyor demektir.Eğer sol aşağı bakıyorsa bir iç tartışma yaşıyor demektir.

SİZ HANGİSİNİ TEMSİL EDİYORSUNUZ?

GÖRSEL

1)Oturma odanızdaki halının rengini düşünün.
2)Bir dağın başında manzarayı izlediğinizi düşünün.
3)Sürekli alışveriş yaptığınız mağazanın vitrinini düşünün.
4)Babanızı annenizin kıyafetleriyle düşünün.

İŞİTSEL

1)En ince sesli arkadaşınızın sesini duymaya çalışın.
2)Annenizin size bağarırkenki sesini kulağınızda duyun.
3)bir şelale şırıltısında kuş seslerini kulağınızda duyun.
4)Bu sabah uyandığınızda duyduğunuz ilk sesi duyun.

DUYUSAL-HİSSEL

1)Elinizin üzerinde karıncaların yürüdüğünü hissedin.
2)Soğuk kış günü dışarda kaldığınızı hissedin.
3)Çıplak ayakla taşlı yolda yürüdüğünüzü ayaklarınızda hissedin.
4)Elinize cam batmış gibi hissedin.

Evet arkadaşlar; bu yukarıdaki temsilcilerin herbirinde size yapmanızı istediğim şeylerden bahsettim.Bunları kendinize uygulayın.Hangi temsilcinin sorularını birebir bedeninizde hissediyorsanız siz o temsilciye aitsiniz demektir.

UNUTMAYIN! HAYAT GEÇMİŞİ HATIRLAMAK İÇİN ÇOK KISA...

tuna kiremitçi denildiğinde benim aklıma ilk gelen yolda üç kişi adlı romanı.ayrı ayrı üç kişinin nasıl birbirleriyle alakası olduğunu ve yollarının aslında nasılda farklı olduğunu anlatmıştı yazar. o anlatımın karşısında kendimi tutamayıp ağlamıştım ve günlerce belkide haftalarca aklımdan çıkmamıştı.genelde kısa filmleriyle tanıdığımız tuna kiremitçi 'nin bu seferde adını sen koy adlı filmiyle bizleri etkilemekte. senaryosunu yazdığı ve yönettiği filimde başrolde Melis Birkan ve Cemal ToktaŞ oynuyor.şahsen tuna kiremitçi'nin bir hayranı olarak yazdığı tüm romanlarını okumanızı tavsiye ederim.En başarılı olduğu alan bence roman yazmak. Eğer bigün roman yazıcak olursam idolüm Tuna Kiremitçidir.

20 Haziran 2010 Pazar

arkadaşlar benim bi kankam war!

ewet.. arkadaşlar beim bir kankam war annatamam :) o kadar komik o kadar eğlenjeli o kadar tatlı dilli işte o kadarrrrr bi insan ... gel gelim o kadarda utangaç . yaff adamı ben aramasam arııca yoq.. inanırmısınız 2 yıldır tanışıorus daa bi kere yüzyüze görüşmedik .. bide her şei benden beklio kendisi.. esra ara esra sen yaz.. bi kerede sen söle kardeşim arıom die şaşırt yhahu!! kanka dedim bağrıma bastım :D:D

ahh!! işte bi yıl boyunja oturup bu manzarayı izledim.. :( bu manzara karşısında kahwaltı yabtım , akşam yemeği yedim, sigara içtim, çayımı yudumladım,yurt nüdürüne küfür ettim...ama artık sadeje pcden baqabilicem oraya :( :,( off içim bi hoş olduu ağlııciiim galiba ...

biricik kankama teşekkürler :)

kaç gündür kankamı ekiodum... :) sonunda ailemi ektim ve kankacıımla oturup konuşmaya fırsat buldum :) bana blog adresi alabilceemi söledi..bugün eğer buradaysam kankama teşekkür ederim :):)